AŞK YOK MU?
İnsan sevgi ile psikolojik yaşar.
Bu yönüyle insan bitkilere de benzerlik gösterir.
Çevresel ve sosyal faktörler, insanda karakter oluşumunu belirleyen en önemli unsurdur.
Dorukların birbirini budaması gibi!
Doruk: Yüksek rakımlı ve verimli dağlarda büyüyen ağaç türü.
Birbirini rüzgârın etkisiyle budayarak büyür ve güneşi görürler.
Aşkı yaşayamama acemiliğini gösteren insan, çocukluk ve ergenlik döneminde yaşadığı travmaların etkisi altında kalmıştır.
Bu travmalar sizi en fazla Freud yapar ki,-o da nasip ve şanstır.
Tüm kavgalar ve şiddet, sevgiyi, sevdayı fark etmeden “sevdiğini sanan” insanın bozuk psikolojisınden başka bir şey değildir.
Kısaca aşk nasip olursa Muhammed, aşksız kalırsanız, ırkçı veya dinci olur cehaletin babası Ebu Cehil olursunuz.
İşte o cehaletin adı, ritüel ve maddeciliktir.
O nedenle hakikati göremeyenler aşk yok der?
Yok mu aşk?
Aşk olmasa tüm çirkinliğe rağmen adının bile geçtiği yerde yanaklarda kızarma, sol memenin altında kaynar ile sıcak arası su akışı hissi olmaz ve en önemlisi, aşk adı ter temiz kalmazdı.
Aşk kendini satmaz ona sadece insanlık tecavüze yeltenir ve aşk bu acıda, on yedi yaşındaki bakirdir.
Ya inanmayış?
İnsanlığın aşkı şiddete teslim edip, bencilliğe aşk demelerinden kaynaklı hasta ruh hali.
Öldüğünde, onlarca cinayetle suçlu bulunan “kabadayı” ilk cinayetini, sevgi nedir bilmeyen, irdeleyici, hakareti maharet sayan şahsı katl etmekle başlamış ve onlarca kişinin vebali ile, ebedi ıstırahatgahına uğurlanmistir.
Düşünüyorum da, geri dönüş olsaydı her biri, bir Mevlâna, bir Yunus olur ve öyle severlerdi.
Aşkı bilmeyen idareciler zalimliğine meşru zemin bulmak için dini ve ırkı kullanırlar!
Aşkı bilmeyen müfessir Kur-an’daki cenneti ancak kendi nefsani hisleriyle açıklar.
Oysa cennet kelimeye sığacak kadar sığ olsaydı cennet olmazdı.
Gelin şimdi hep beraber kavga şiddet olmadan, insanların insanca yaşadığı bir dünya için, kadın, erkek, ırk, renk fark etmeden, “Seni seviyorum” diyelim ve sevelim.
Sevgi her şeyin temelidir.
Hadi sevelim, ama amasız!
Sevgi bir yönüyle sosyal adalettir ve paylaştıkça çoğalandır.
Maşuka bakmaya kıyamayan aşık, nasıl diğer insanın aç ve sevgisiz kalmasına müsade eder!
Dünya zengindir ve içindekiler dünyadaki tüm canlılara yeter.
Peki açlık neden?
Mısır Piramitlerinin mimarı ve onun günümüze kadar gelen torunlarının aç gözlülüğünden?
Oruç bile hayata erotik bakana nefis terbiyesi, hayata sağlık bakana sıhhat olsa da aşkı bilene bölüşmektir.
Bir yönüyle Sıratı Müstakim aşka imandır.
Aşka iman ise, adaletli olmaktır.
Ancak aşk ehli âdil olur.
Çünkü aşk maşuka kıyamaz ve aşk sınır, din ve millet bilmez.
Allah’a iman ettiğini iddia eden cenneti isteyen, aşka iman eden ise Allahı görmek edendir.
Çünkü Allah aşktır.
Bir bebenin gıdısından başlar, ahu gözlüye kadar uzar ve Üstad Safinin de dediği gibi:
Aşkın hudûdunu aştı muradım,
Maksûda varıştır senden sonrası;
Erenler katına belki bir adım,
Belki bir karıştır senden sonrası.
Farkına varınca olup bitenin,
Kırdım zincirini nefsin, bedenin!
Beni aşkın ile ıslah edenin,
Lutfuna eriştir senden sonrası…
Çırak olmadan usta, dost’dan gelen tüm acılara rağmen sabır etmeden Yunus, önce dokunmadan sevmeyi öğrenmeden Mevlana olamazsınız.
Allah’ın yarattığı Kulu sevmeden Allah’ı sevemezsiniz.
“Ben severim” mi dediğiniz!
“Yapıyorum” dediğiniz, sizin tanrınızdır ve Allah buna şirk der.
Allah kulun sevip aşkta bölüşmediği için El Vedud ismi seven ve sevilen demektir.
Hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah, bizden neden sevgi aşk bekler?
Çünkü aşk, tutsaklığı içinde mahfuz en büyük özgürlüktür ve aşık olmak için özgür olmak ilk şarttır.
Allah kulunu özgür iradeyle bırakıp aşkına talip oluyor.
Beni sevin de demiyor!
“Seven ve sevilen”
Karşılıklı başlayalım aşka, oradan miraca çıkalım demektir bu!
Romantizm mi dediniz!
Tüm evreni sevmeyi başaran islam peygamberi hak etti romantizmi ve ödülü miraç oldu!
Namazda sevgili ile konuşamıyorsan gitme randevuya, zira üzerinde necaset vardır ve aşk kötü kokuları sevmez.
Necaset yani pislik kul hakkının haramın kokusudur.
Miraçta sevgili ile yaşanan romantizmi milyarda bir zerre anlamak için yarattığı kulun gözlerine bakıp, orada kaybolun.
İçinde kaybolduğunuz göz sizin kuyunuzdur ve kuyuya dalmak ise Yusuf kadar cesaret ister.
Doğru yolda olana selam olsun!
…