DOLAR35,3442% 0.12
EURO36,8288% 0.08
STERLIN44,1740% -0.16
FRANG39,2258% 0.05
ALTIN2.963,24% 0,14
BITCOIN98.220,873.968
reklam

BU HAYVANLARA BİR VEKİL ARANIYOR…

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
BU HAYVANLARA BİR VEKİL ARANIYOR…
reklam
BU HAYVANLARA BİR VEKİL ARANIYOR…
               (İçimizdeki iyiler hürmetine)
Ankara’da yavru bir kedi ve hava hafiften sonbahar gecesi soğuğu.
İngiliz kökenli bir akaryakıt ofisinin önü ve aracımı park ettim.!
Hayatımda alışılmış, geleneksel bir ritüeldir, eğer yorgunluk ve uyku hissedersem asla yola gitmem ve gözlerimi dinlendirir, yola öyle devam ederim..
Sürücü koltuğumu klasik şoförlere özgü bir maharetle yarıya kadar yatırıp, gözlerimi dinlendirmeye başladım.
…ve yanımda ki yol arkadaşım, kardeşim hemen uyudu.
Çok fazla zaman geçmedi.
Beş dakika sonra, bilindik akaryakıt ofislerine özgü kıyafetleri ile bir genç cama dokunup bana hitaben:
“Abicim kusura bakma rahatsız ettim.
Birazdan aracı çalıştırırsın diye erkenden uyarayım istedim. Aracın motoruna bir kedi girdi” dedi…
Yaşlılarımıza özgü ses tonuyla “hayırdır inşallah” deyip aşağı indim…
Motor kaputunu kaldır kaldırmaz gördüm ki, daha gözleri yeni açılmış takriben elli günlük bir kedi yavrusu ağlak bir sesle miyavlıyor…
Nasıl da çaresiz…
Hakikaten de ben motoru çalıştırıp harekete geçsem motor kayışlarından kurtulsa rüzgârdan ölürdü…
Akaryakıt ofisinin çalışanı ve beni uyaran genç delikanlı ya daha ben teşekkür etmeden, o bana hitaben dediki “abi kusura bakma senide rahatsız ettik”…
Ben de kendisine, “olur mu öyle şey, asıl ben sana teşekkür ederim ki, beni böyle bir vebalden kurtardın” dedim…
Ancak kediyi motordan çıkarmak ne mümkün…
Kedicik hem ağlıyor, hem de korkuyordu…
Tıpkı Şair A. Arif’in şiirinde bahsettiği gibi:
Yokuşun dibinden bir tavşan kalktı,
Sırtı alaçakır,
Karnı sütbeyaz,
Garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı,
Yüreği ağzında öyle zavallı,
Tövbeye getirir insanı,
Tenhaydı, tenhaydı vakitler,
Kusursuz, çırılçıplak bir
Şafaktı
Hakikaten de yüreği ağzında tavşan gibi bir kedicik öylesine zavallı…
Akaryakıt istasyonu çalışanı genç delikanlı bana bakarak, “ ağabey motorun içine elimiz girmiyor itfaiye çağıralım mı?” dedi..
Ben de kendisine, “merak etme çocukluğum köyde geçti, hayvanların dilinden az çok anlarım bunu buradan çıkartırız” dedim.!
Hakikaten de fazla zaman olmadı ki yavrucak saklandığı yerden kendini yere attı..
O esnada aracın yanına gelip duran bir minibüs, ofis çalışanına adres soracaktı ki, kedicik minibüsün motoruna girdi…
Şaka gibiydi her şey…
Adres Soran minibüs sürücüsüne adresi tarif ettikten sonra dedim ki “minibüsün motoruna bir kedi yavrusu girdi beş dakika bekleyin yavruyu çıkartalım.”
Minibüs şoförü cevap vermeden yanındaki, hanımı olduğunu düşündüğüm kadın bana bakarak “şimdi bizim acelemiz var” demesin mi.?
Ben de petrol çalışanına dönerek dedim ki:
Ben hayvanların dilinden anlarım diyordum da, benim anlamadığım dil sanırım bu hayvanların dili değil” dedim..
Petrol çalışanı çocuk tebessüm etti ve benden de bulduğu güçle dediki “dayı kediyi çıkartalım da öyle git”
Adam olacakları tahmin etmiş olmalı ki “iyi hadi o zaman sizin için biraz bekleyeyim…
İki dakik olmadan biz yavru kediyi o arabanın motoruna çıkardık.
Elime aldım.
Akaryakıt ofisinin istasyonuna götürdük.
Kendisine süt verdik, sevdik…
Kasada görevli olan çocuk cebinden çıkardığı 2,50 TL’yi kasaya koydu ve sütün parasını ödedi…
Dostlarım:
Asgari ücretli koca yürekli çocuklar cebindeki son parasını hayvanlara süt olarak verirken, parasının hesabını bilmeyenler, bırakın insanları, hayvanlara hayat hakkı tanımamayı maharet sayıyorlar..
Öylesine rezil, öylesine alçakça, öylesine haince, ama öylesine de güzel bir dünyada yaşıyoruz…
Eğer bu dünya hala dönüyorsa, cebindeki son parasını bir kediciye süt parası olarak veren güzel yürekli insanlar sayesinde dönüyor…
Lütfen o güzel yürekli insanları görürsek, onları ödüllendirelim ki sayıları artırsın…
Bu “Allah, onların sayılarını artırsın” gibi bir dua ile geçiştirilecek bir husus değildir.
Zira Allah, bizim istediğimizi bize sunan kuvvetli ve kudretli gücün sahibidir…
Nuh peygamberin kavmi, Nuh’a:
Demişlerdi ki: “Ey Nuh! Muhakkak ki bizimle tartıştın ve tartışmada da lafı bayağı uzattın. Şayet doğru sözlülerden isen, bize vadettiğin (azabı) getir de (görelim).” 
(Kur-an)
ve Allah, Nuh’a gemi yapmasını emretti.
 Gemidekiler hariç, dünya yerle bir oldu.
Yani biz istersek o verir..
Yaşadığımız son felaketi de biz istemedik mi.?
Biz istedik O’da bu sefer birini musibet kıldı…
Bize düşen, iyi insanları övmek kötülere ise hak ettiği cezayı vermektir…
Dostlarım, O Allah der ki:
Yerde yürüyen hayvan ve iki kanadıyla uçan kuşlardan hepsi (yemek, içmek, zikretmek hususunda) ancak sizin gibi ümmetlerdir. Biz O kitabda (Kur’an veya Levhi mahfuzda) hiç bir şeyi noksan bırakmadık. Sonra, ancak Rablerine toplanıp getirilirler.
(Kur-an)
Hal böyleyken, bizim gibi birer Ümmet olan hayvanları korumakla ilgili yasayi neden yapmıyoruz.?
Bilerek bir hayvan öldürmenin cezasının insan öldürmek kadar ağır bir vebal olduğunu görmemek için aptal olmak lazım…
Neden hayvan öldüren de insan öldüren gibi ceza almıyor.?
Neden şu güzel dini, sadece ve sadece ritüellere sokup, hakkı ve hakikati bilerek gizliyoruz…
Dostlarım:
600 küsür vekilden sadece bir vekil istiyoruz ki; bizim gibi birer ümmet olan, sessiz, dilsiz, çaresiz hayvanların hakkını koruyacak yasayı meclise getirip yasalaştıracak, kanun teklifi verecek sadece bir vekil.!
 
Eğer öyle bir vekil çıkarsa inanınki, O bu millet kadar asil, bu millet kadar şuurlu, bu millet kadar imanlı bir vekildir.
Zira o vekil değil, asildir…
İçimizdeki iyiler hürmetine…
Doğru yolda olana selam olsun….

YORUM YAP