Evrenin en büyük dincisi islam ülkelerini dolaşmaya başladıysa, o topraklarda (Ortadoğu) yeniden huzursuzluk katmerli başlayacak demektir.
İnsanlık tarihinde ne kadar aydın, düşünür, bilge insan varsa öldürmekten başka gelenekleri olmayan bu adamların ayak bastığı hiçbir yerde asla huzur olmamıştır.
Batı bu dinci yapıyla laiklik sayesinde kısmen kurtulmuş olsa da, üretmeden tüketen, insanlara cennet satan bu çetenin batı devletleri üzerinde yüksek oranda etkisi olduğu kaçınılmaz gerçektir.
Amerika’nın Irak’ı işgali, Yahudilerin Filistin’e saldırısı dincilik kaynaklı eylemler olmasıyla birlikte sonuçlarından şeytani zeka maddesel (altın, petrol vb.) kazanç sağlar.
Kısaca insanlığın başındaki en büyük bela dinciliktir!
Bu yapı ile mücadele için kimi bilinçsiz müslümanlar “kendi dinimizin idare heyetini kurmalıyız” diye söylese de bu asla çözüm değildir.
Zira bu durum ancak diyalog saçmalığının önünü açar ve zaten var olan kendi dincilerimize resmiyet kazandırırız.
Dinci karanlık yapılar insanlığı sömürerek semirmeye devam eder.
Oysa dinimiz islam dinci çete ile mücadele eden akıl ve vicdan dini olduğu gibi, kendinden başka hiç bir dinin hakikatini kabul eden din olmadığını hüküm getiren ayetle izah eder.
Kur-an der ki:
Allah katında en yüce din islamdır.
Ayet gayet açık mı?
Açık!
Arapça kelimeleri eğip büküp, “yok öyle değil, bilmem ne” demeye getirene yazıklar olsun!
Bu dinler arası diyalogcu, dinci yapıya karşı tedbirli olmakta, mezhep çatışmalarına dikkat etmekte ülkemiz ve insanlık için fayda vardır.
Tekrar söylüyorum ki:
Nereden barış, diyalog, sevgi diyerek geçtilerse o topraklardan mutlaka kan ve gözyaşı eksik olmamıştır.
Tüm dünyada aç insan kalmayıp, hatta barındıracak iş kuracak kadar bütçesi olsa da, açlar için Tanrı’ya dua ederken, kendini korumak içinde keskin nişancı ordudan destek alan bu dinci takımına karşı, birlik olmamızı emreden Kur-an’i tabirle “Arkadaşımız Muhammet’i” anlamış olsaydık, bizi kimse din ile aldatabilir miydi?
(Arkadaşımız, önderimiz peygamberimiz Muhammet’e selam olsun!
Adı ne olursa olsun üretmeden tüketen, dinden beslenen tüm oluşumlarla mücadele kitabı Kur-an’dır ve dinler yoktur, tek bir din vardır.
O dinin adı da teslimiyeti Allah’a olan barış dini, zulmeyse başkaldırı dini İSLAM’dır.
İslam ise, aynı zamanda din adamı sınıfını reddeden tevhit ve adalet dininin adıdır.
Biri yatağına aç giriyorsa orada açlar için dua eden biri varsa dincilik vardır.
Orada şirk vardır.
Şirket vardır. (Madde, altın, dolar)
(Şirket şirk ile aynı kökten gelen kelimedir!)
Nerede adil paylaşım varsa islam vardır.
Çok zor değil islamı anlamak.
Ancak dikkat edeceğiz.
Maide Suresi 51.ayetin tercümesine Diyanet!
Ey iman edenler!
Yahudileri ve hıristiyanları veli edinmeyin.
Onlar birbirlerinin velileridir.
Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
Kırmamışlar “gönül dostlarının” kalbini.
Veli edinmeyin diye tercüme ederken “VELİ” kelimesini tercümeye muhtaç bırakmışlar.
Şimdi daha açık tercüme ile Maide 51’e ayete dikkat buyurun.
Ey iman edenler!
Yahudileri ve Hıristiyanları gönül dostları edinmeyin. Onlar birbirlerinin gönül dostlarıdır.
Sizden kim onları gönül dostu edinirse o, onlardandır.
Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz.
Şüphesiz Allah katında din İslam’dır.
Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler.
Kim Allah’ın ayetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir.
(Kur-an)
İşte bu nedenle diyorum ki:
Herkes kitabını anladığı dil ile okuyup akıl ve vicdanla yorumlasın!
Aksi takdirde hep aldatılan olacağız.
Doğru yolda olana selam olsun!