DİNCİ VE KUR-AN MÜ’MİNİ
(Dokuzlu çete)
İslam peygamberinin (Salih Peygamber) ortaya çıkardığı kodaman, paralı, itibarlı, düğünleri-cenazeleri kalabalık ve bunla övünen, mal ve evlat biriktirmiş nüfuslu takımı, dinden milliyete kadar tüm değerleri kullanıp halkı sömüren çeteden söz edecektim ama sözü sözlerin en güzeline bırakıyorum.
Kur-an bu çeteleri şöyle tarif eder…
Dikkat edin!
“O şehirde DOKUZ’LU BİR ÇETE (halkı ezmek ve zulüm düzenini sürdürmek üzere fikren ve fiilen iş birliği yapan dokuz ayrı şebeke) vardı, yeryüzünde (ve ülkelerinde fesat) bozgunculuk çıkarıyorlar (dirlik-düzen bırakmıyorlardı), ıslah (ve iyilik) tarafına ise hiç yanaşmıyorlardı.”
Tekrar dikkat edelim:
Ve şehirde, yeryüzünü bozan, ıslahat yapmayan dokuz kabile vardı.
Bugün ilk karşılaştığınız müslüman kardeşinize “Kur-an’da DOKUZLU ÇETE ile ilgili bir ayet var mı, o çeteler kimlerdir” diye sorun.
Bakalım ne cevap alacaksınız.
Dokuzlu Çete kimdir.?
Bu çete ne iş yapar.?
O gün sayısı dokuz olan çetenin bugünkü karşılığı kaçlı çetedir.?
Okumadan, güncellemeden, düşünmeden anlamadan bu meseleyi çözmek mümkün mü.?
İşte bu yüzden anlaşılan dil ile Kur’an okunsun diyoruz.?
Ve evrende huzuru bozan bu dinci çetenin ileri gelenleri:
“Doğaya zarar vermeyin, evrende adil olun, hak hukuk gözetin, hakkı gözetin” diyen Salih peygamberi öldürmeye karar verir.
Çetenin aynı zamanda dinci çete olduğunu nerden anlıyoruz.
Şu ayetten.
Allahın peygamberin öldürmeye Allah adına yemin ederek bir araya geliyorlar.
Ayete bakın şimdi…
“Bunlar ALLAH ADINA yemin ederek, aralarında anlaşıp: “O’na ve ailesine geceleyin baskın yapalım ve onların hepsini öldürelim” sonra da O’na arka çıkacak kimseye rahatlıkla: “O’nu öldürmediğimiz gibi, öldüreni de bilmiyoruz ve şüphe yok ki biz, doğru söylüyoruz” dediler.”
(Kur-an)
Allah adına yemin ederek, Allah’ın peygamberini öldürmekte bile beis görmeyen ve yaptıkları her pisliği Allah adına yaptığını söyleyen yapıya Kur-an aklı dinci çete der…
“Onlar bir tuzak kurdular, biz de bir tuzak kurduk, ama şuursuzluk eden onlardı.”
(Kur-an)
Değerli dostlarım:
Buradan çıkaracağımız en büyük ibret nedir derseniz, bana hep sorulan dinci ile dindar arasında ki farkı Allah’ın anlatması derim.
Yeter mi.?
Yetmez.
Allah adına yemin edenlerden ve söz verenlerden kaçın derim.!
Yeter mi.?
Yetmez.
Her zaman çetelere dikkat edin derim…
Yeter mi .?
Yetmez.
Salih peygamberin uğraştığı çete günümüzde de var, görün derim.
Yeter mi.?
Yetmez.
Bunları anlamak için Kur-an’ı anladığınız dil ile okuyup güncelleyin derim.
KUTLAMA.!
Basının özgürlüğünün ilk yolu sosyal ve ekonomik özgülükten, bu özgürlüğün yoluysa, basın mensuplarının halk tarafından yerelde ve ulusalda fikirsel güçlülüğünü ispat etmiş adayları seçmesinden ve kanunlarla korunmasından geçer.
Aksi halde;
1. Basın kartı devlet tarafından verilirse hükümetin dediği,
2. Yazılı ve görsel basının tekelleşmesi ise, patronun dediği olur, anlayışını hayata geçirir.
Bu anlayış ve idrakle tüm gazetecilerin 10 OCAK Gazeteciler Gününü kutluyor, demokrasi tarihimizin isimsiz kahramanlarını saygı ve muhabbetle selamlıyoruz.
Doğru yolda olana selam olsun!