PEKER VİDEOLARI!
Peker videoları için, bir şey yazmayacak mısın diyen arkadaşlarım:
Henüz film bitmedi seyir ediyoruz.
Oyun bitmeden oyunculuk konuşulmaz sadece performans değerlendirilmesi yapılır ve o değerlendirme de makalenin sonunda ki bir cümlede…..
Tüm videoların özetini nasip olursa izleyeceğim.
Şimdilik oyununun bitmesini bekliyorum.
Ama ne kadar izlemesem de bir fikir sahibiyim. Çünkü sosyal medyadan beşeri münasebetlere herkes, konu ile birbirini bilgilendiriyor.
Herkes ama herkes, konu hakkında az da olsa fikir sahibi.
Devletin iç güvenliğinden sorumlu bakanından bile fazla konuşuluyor.
“Parti kur oy verelim, öl de ölelim” ler havada uçuyor…
Şu ana kadar konuşulanlarda Susurluk’tan Balyoz’a onlarca bela görmüş milletimizi şaşırtan çok fazla bir şey yok ancak, insanlık onuru için acı cümleyi son videoda Peker’in şöyle söylediğini anlattılar!
Diyor ki:
”Benim fotoğraflarımı sosyal medya sayfalarından korkuyla kaldıran arkadaşlar. onursuz ve nankörsünüz.
Emdiğiniz sütü sorgulayın” gibi bir cümle!
İnsanlık onuru için ağır değil mi?
İlerisini gerisini düşünmeden, ağanın ”adam” dediğine adam diyen, ağanın ”pis” dediğine pis diyenler:
İnsanlık onurunu kıran bu cümle sizi üzmedi mi?
Gerek var mı ilerisini gerisini tanımadığınız, kimdir, nedir, nerelerden beslenir bilmediğiniz biriyle yol yürümeye tevessül edip, işler değişince taraf değiştirmeye!
Neden insanlık onurunu böyle hafife aldırıyorsunuz?
Neden?
Rahmetli Yazıcıoğlu’nun dediği gibi saniyesine müdahil olamadığınız bir hayat için değer mi?
Peker’i ve o yapıları hiç sevmedim.
O mantaliteyi az-çok bilirim.
Hangi duygu bastırmasıdır araştırmak lazım (bilimin konusu) sürü halinde gezerler ve lüks tutkuları vardır.
Yalnız yol yürüyen bir işçi babanın onuruna, tüm konvoylar feda olsun.
(Amin!
Hep birlikte amin diyelim.)
Onurlu her babanın evladı, konvoy halinde gezenlerin evladı kadar değerli değil mi?
Kısaca:
Peker için güzel bir lafımız da olmadı ama olaydı inanın sözümüzün arkasında dururduk.
Gelelim derin yapılara:
Ben derin yapıyla erken yaşta karşılaştım.
O gün de Ocak’ta yol arkadaşıma söylemiştim, bu gün de aynı şeyi söylüyorum.
Diyorum ki:
Devleti hukuktan ayırıp, derin, yufka gibi kavramlarla idareye kalkarsanız, hukuka da millete de yazık edersiniz.
İdeal devlette devlet kutsallığı, hukuka ve adalete uyan milletten gelir.
Aksi halde devlet, masum milletin başında ceza, puştların elinde de kutsal put olur!
Devleti bazen masaya koyar saygı isterler, bazen manaya koyarlar saygı isterler, bazen de ….. koyar saygı isterler!
“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” diyen Türk büyüğümüze inat, devleti hukuksuz put haline getirerek yaşatıp, insanımızı öldürdük.
İnsanımızın ölmesinden kastımda yalnızca hakiki manada ölenler değiller, -ki gerçekten ölenler çoğu zaman kurtulanalar olmuştur.
Dini, evreni, sosyal yapıyı ve adaleti sorgulama yeteceği olmayan insan zaten ölüdür.
Bu tepkisiz toplumu ben mi yarattım?
Öldürdüklerimiz bu insanlar.
Öldüler evet çoğu öldüler.
Kurtaramadık.
Kurtaramıyoruz!
Eğer sorgu yeteği güçlü, kiminle nerede ne yaptığını bilen insan yetiştirseydik, milletimize zarar veren kimi zaman dini, kimi zaman ırki, kimi zaman siyasi, kimi zaman da gayri meşru hayatın içinden kendimize zarar veren ”LİDER” seçermiydik!
Allah’ın kitabı Peker videoları kadar konuşulsaydı, evet-evet Peker videoları kadar konuşulsaydı, Allahın bizlere koyun sürüsü olmayın ”bizi güt demeyin” dediğini bilip, anlayıp, alın teri nedir, mücadele nedir, hak nedir, kimlerle yol yürünür öğrenip, anlayıp, onurlu yaşam için mücadele etmez miydik?
Dün din adına konuşan CIA beslemesi adama ismi ile hitap ettik diye bize “hoca efendi” diyeceksin o sıradan biri değil diyenlerle, bu gün Peker’le fotoğraflar paylaşıp silenler aynı düşünceden yaratılmışlar!
Bir de acaba Peker’i yukarısı mı konuşturuyor diye bekleyenler var ki onlar daha yerini belli edemedi.
15 Temmuz’da meydana şapka ile çıkıp, sonuçlara göre şapka çıkaranlar, zavallılar hepinizi biliyorum!
Sizinle, biz ne yapacağız.
Allah bize acısın!
EFENDİLER!
Bizim derdimiz ne Peker, ne Salim ne Ahmet!
Bizim en büyük derdimiz arkasına kanun gücünü almış kanun tanımazlardır.
Elbette devletlerin derin akılları vardır ve olmalı ancak bu akıl otoparkçıların, limancıların, gemicilerin, otobüsçülerin, günlük, yıllık, akarcıların şahsında veya ayakçılarında vücut bulmamalı…
Derin devlet aklı EDEBALİ, FATİH, ATATÜRK gibi bilge insanların ufuklarıdır ve onlar mal biriktirmez.
Olanı halka bıkar giderler.
Ve kaynağı insanlık tarihi kadar eski, kitaplaşmış hali ise Kur-an aklıdır!
O akıl der ki: evrende barış ve huzur içinde yaşayın. mazlumun emeğini sömürmeyin.
Mazlumdan sömürdükleriniz mazlumlara verip ”iyi adam” olmayın.
Hakkı söyleyin.
Hak olun!
Ve bizim elimizden ne geliyor diyenler:
Zulüm düzenini yıkılması için savaşan büyük sahabe ve özgürlük savaşçısı Köle Bilal’den utanın.
Utanın ki, yarın bir güç bulup onun yanında yer almayın.
Birey olun.!
Hayatta ki en büyük erdemlerden biri de, insanın kendine hata yapma şansı vermesidir.
Günaha batmaktan da korkmayın.
Kötü olan günahta ısrarcı olmaktır.
Yeterki mazlumu hakkını yiyen, faizle beslenen dinci olmayın.
Bizler:
Hakkımızı arayalım.
Aşırı ve haksız zenginleşenlere ”dur” diyelim.
İSİM İSİM SAYARIM ama bu gün adı Mehmet olanın yarın ismi kayboluyor veya Cengiz oluyor.
Mesele isimlerde kaybolmadan, mentaliteye dur demek dur demekk!
Doğru yolda olana selam olsun!