SULTAN ABDÜLHAMİT VE TOPRAK.!
Dünyanın tek parça halinde en büyük tarım arazisi nerde.?
Almanya’da değil.
Rusya’da değil.
Ukrayna’da değil.
Nerde.?
Cennet vatan Türkiye’de.
Dünyanın en büyük tek parça tarım işletmesi Türkiye’de Ceylanpınar işletmesidir. 1.6 milyon dekarlık alana sahip tarım işletmesinin 1 milyon dekarı tarladır
Hazır olan toprağı ekip diktik, Rusya’ndan buğday, Kanada’dan mercimek, Çin’den çekirdek gelmiyor.
5 litre Ayçiçek yağı 5 lira, zeytin 3 lira, üç tarafı denizlerle çevrili yarımada da balık 2 lira, çayın bardağı değil kilosu 10 lira değil mi.?
Sakarya, Yalova, Tahirova ve Hatay işletmelerini kiraya vermedik ekip biçtik.
Düşünün bu toprak alanları zarar etmediği için kiraya vermedik ve biz dürüst çalıştık.
Bir karış bile toprak alana inşaat yapmadık ama yine toprak yetmiyor.
Müflis tüccar gibi eski defterleri de karıştırmıyoruz.
Şimdi tartışalım Sultan Abdülhamit toprak kaybetti mi, etmedi mi.?
Hazır olanı ektik ya.!
Şimdi yeme zamanı.
Tabi bu ironi gibi yersen.!
Peki Sultan Abdülhamit toprak kaybetse ne olurdu.?
Türk vatandaşlığı biraz daha pahalı fiyata giderdi.
Her şeye evet ama aklımızla alaya HAYIR.!
Bildiğimiz kadarıyla Rahmetli Sultan Abdülhamid dünyanın en çalkantılı zamanında otuz yılı aşkın iktidarda kalıp Siyonizm’e Filistin’de ücretiyle bir karış toprak vermeden imparatorluğu ayakta tuttu ve denge siyasetiyle var oldu.
Ardından rahmetli Atatürk çiçeği burnunda Türkiye’yi kısa vadede dünyanın en itibarlı ülkesi haline getirdi.
Bir ucu dışarda olan mason çetelerinin kurumlarını kapattı.
Bize düşense birini övmek diğerini yermekle kendimizi yemek oldu.
Etmeyin.!
Ücretiyle toprak satmayın.
(Gece gündüz memleket için kafasını yoran biri olarak söylüyorum.
Donunu çekmekten aciz zavallıları karşıma çıkarmayın.)
Bu ırkçı emperyalist şeytani zekâ bizi bir ekmeğe muhtaç edecek.
Gelin bu hatadan dönün.
Köy enstitülerini tekrar hayata geçirip, bu niteliksiz nüfustan kurtulup, üretime dayalı ekonomiyi hayata geçirelim.
Yabancıya mülk satmayalım.
Köylerde verilen eğitimde İngilizce gibi gereksiz dil eğitimi değil, Türkçe ağırlıklı ziraat, tarım, hayvancılık, arıcılık, tavukçuluk vb dersleri koyalım.
Tekrar ediyorum:
Bu ırkçı emperyalist şeytani zeka bizi bir ekmeğe muhtaç edecek.
Gelin bu hatadan dönün.
Aksi halde bu ülkede Türkler azınlık hizmetçiler olacak.
Etmeyin.!
İsmet İnönü’nün Rusya korkusu ile kapanmasının önünü açtığı ve Adnan Menderes’in de emredesiniz edasıyla kapattığı Köy Enstitülerini açıyoruz der ve açarsanız vallahi tekrar iktidarsınız, -ki biz de gidip kapı kapı gezerek sizlerle çalışacağız.
Hem de ihale, makam peşine koşan zavallılar gibi yapmadan.
Beklentisiz.!
Bırakın şu küçük insanların siyasi çekişmelerini.
Ülke elden gidiyor…
Dünya Siyonizm’i boş durmuyor.
Dolardan korkmayın.
Allah’tan korkun.
Unutmayın peygamberimiz Muhammet Ebu Cehil’in parasından, gücünden korkmadı.
O yüce peygamberin tam inanmış birkaç yetim, öksüz, köleyle başlattığı mücadelenin ekmeğini yemek yerine çilesine talip olun.
Doğru yolda olana selam olsun.!