Özellikle 1980’ler ve 1990’larda oynanan İstanbul derbilerinin öncesinde taraftarların 24 saat öncesinde yatağını yorganını stadın önüne getirip yattığını ve derbi maça bilet alabilmek için çektiği çileleri hatırlıyoruz. Şimdiki gibi internetten bilet alma imkânı yoktu. Stadın önünde sıraya girer, saatlerce bekler, biletini alır ve sonunda tribünlerdeki yerini alırdı.
O yıllarda statların durumu da oldukça kötüydü. Günümüzdeki statların konforunu bulmak tek kelimeyle imkansızdı. Oturarak maç seyretme imkânı yoktu. Tabi yanınızda eski gazete ya da karton getirmediyseniz. Protokol tribünü dışında bütün tribünlerin üstü açıktı. Yağmur başladıysa ıslanmaktan başka bir çareniz yoktu. Eğer bir naylon bulup kafanıza geçirdiyseniz şanslı azınlığa katıl dınız demektir.
BU SORUNLAR GÜNÜMÜZDE HÂLÂ YAŞANIYOR OLSAYDI…
Tabii ki o günler geride kaldı. Günümüzdeki statların kalitesine söylenecek söz yok. Gerçekten Türkiye’de birbiri ardına oldukça güzel statlar hizmete giriyor. Biletini internetten alıyorsun. Biletini alırken hangi koltukta oturacağını bile seçiyorsun. Seçtiğin koltuğa senden başkasının oturma şansı yok. Maça yarım saat kala stada gidiyorsun. Öyle eski yıllarda olduğu gibi saatlerce bilet kuyruğunda beklemene gerek yok. Peki sorun ne?
ARTIK TARAFTAR ÇANTADA KEKLİK DEĞİL!
Sinema yönetmenleri izleyicileri salonlara doldurabilmek için elinden geldiğince en iyi filmi izleyicilerin beğenisine sunuyor. Spor kulüplerimizin ise böyle bir derdi yok gibi gözüküyor. “Ne olursa olsun şehrin takımı biziz. İyi de oynasak, kötü de oynasak taraftar gelir” düşüncesi statların boş kalmasının en önemli sebebi.
Şöyle bir düşünce akla gelebilir. “Taraftar sadece iyi günde değil, kötü günde de lazım.” Evet bu doğruydu ama eski yıllarda. Zaten o yüzden statlar eskiden o kötü şartlara rağmen doluyordu. Günümüzdeki taraftar profili ve futbola bakış açısı değişti. Taraftar artık sadece takımının kazanmasını değil, güzel futbol da görmek istiyor.
GÜZEL FUTBOL NEDİR?
Rakip oyuncuya çalım atmak, topuk pası vermek ya da röveşata golü atmak güzel futbola katkı yapar ama yeterli değil. Güzel futbol; zaman çalmamaktır, faul olmadığı halde dakikalarca yalandan yerde kıvranmamaktır, korner direğinin orada topu tutup zaman çalmamaktır, 90+10. dakikada oyuncu değiştirmemektir. “Profesyonel futbolda bunlar normal” diyebilirsiniz. Ama tribüne gelen taraftar da profesyonel futbolcuların ve antrenörlerin ‘Profesyonelce’ zaman çalmalarını seyretmek için artık bilet parası vermek istemiyor. En azından ben vermek istemiyorum. Sadece rakip için değil kendi taraftarı olduğum takım aynı şekilde zaman çaldığında rahatsız oluyorum. Çünkü şu düşünce beni kendime getiriyor. “Kendine yapılmasını istemediğini, başkasına yapma.”
ÇÖZÜM NE?
Ben yıllarca futbol seyretmiş, futboldan sıkılmış ve basketbol seyretmeye başlamış biriyim. Kendi kendime sorduğumda bu değişimin sebebini şu şekilde buldum. Basketbol seyredenler çok iyi bilir. Basketbol oyunu 40 dakikadır ve salonda ya da televizyonda bu mücadeleyi seyredenler dolu dolu 40 dakika basketbol keyfi yaşarlar. Neden…?
Nedeni çok açık. Hiçbir basketbolcu ve antrenör ‘Profesyonelce’ zaman çalmaz. Daha doğrusu zaman çalma imkânı bulamaz. Sebebi ise çok basit. Topun durduğu anda kronometre durdurulur. Herkes o 40 dakikadaki en iyi mücadelesini verip skoru lehine çevirmeye çalışır. Kimse kimsenin hakkını çalmaya çalışmaz.
“Eğer para verip, bilet alıp futbol maçı seyretmek için tribündeki yerimizi aldıysak; bize futbol izlettirin, zaman çalmaktan vazgeçin” diyecek halim yok. Çünkü mevcut durumda ‘Profesyonel’ futbolcular ve antrenörler zaman çalmaya devam edecekler. Peki, çözüm ne? Bazı kişilere oldukça radikal bir fikir gibi gelecek ama en temel çözüm basketboldaki kronometre durdurma olayı, futbola da gelmeli. 90 dakikalık futbol süresi revize edilip aşağıya çekilebilir ama futbola kronometre uygulaması gelirse gerçekten futbol seyri oldukça güzelleşecektir.
ÇOTANAK SPOR KOMPLEKSİ’NDEKİ SIKINTILAR
Gelelim yereldeki sıkıntılarımıza. Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Çotanak Spor Kompleksi’ni Giresun’a kazandırılmasında emeği olan herkese çok teşekkür ediyorum. Gerçekten harika bir tesis kazandık.
Stadımız çok güzel ama taraftar olarak statta maç seyretmek istediğimizde çok önemli 2 sorun yaşıyoruz. Birincisi otopark sorunu. Stada özel aracı ile gelenler aracını park etme konusunda büyük sıkıntı yaşıyor. Mevcut açık otopark yetersiz. Benim gördüğüm kadarıyla stadımızın yanına katlı otopark yapılmalı. Yapılacak bu katlı otopark; hem özel aracı ile stada gelen seyircilerimizin sıkıntısını giderecektir, hem de alınacak ücretle Giresunspor Kulübü’ne maddi gelir sağlayacaktır.
Bir diğer sıkıntı ise sahil otobandan stada gelen yol. Bahsi geçen bu yol o kadar dar ve yetersiz ki, özellikle maç günleri bir kabusa dönüşüyor. Araç kuyrukları oluşan bu yolda yol genişletme çalışmaları başlamışa benziyor ama muhtemelen bir sonraki sezona kadar bu yoldaki sıkıntıyı yaşamaya devam edeceğiz.
DİĞER SORUNLAR…
Tribünlerin boş kalmasının tek sorunu tabii ki güzel futbol izleme talebi değil. Ülkemizin son yıllardaki en büyük sorunu olan ekonomi, tribünlerin boş kalmasının belki de en büyük sebebi. Aslında olaya şöyle de bakabiliriz. Sinema, tiyatro, konser, spor gibi eğlence organizasyonlarında salonlar ve tribünler boş kalıyor ya da yeterince dolmuyorsa bilin ki o ülkede ekonomik sorunlar vardır. Çünkü insanlar bütçelerini öncelikle gıda ve diğer önemli yaşamsal konulara ayırırlar. Bu da çok doğaldır. Eğer bütçeleri uygunsa tabii ki eğlence için de bir miktar para ayırabilirler. Yani spor kulüplerinin yöneticileri taraftarlarına darılmasınlar. Çünkü bütçeleri ailesinin zorunlu ihtiyaçlarına ancak yetmektedir.
Bir de Coronavirus sorunu var. Son 2 yılımıza damga vuran bu hastalık, tribünlerin boş kalmasının bir başka sebebi. Dünya çapında yaklaşık 6 milyon insan coronavirus sebebiyle hayatını kaybetti. Türkiye’de ise 96 bin 600’den fazla vatandaşımız bu hastalıktan dolayı yaşamını yitirdi. Böyle ciddi salgın risklerinin yaşandığı günümüzde binlerce insanı tribünlere çağırmak zaten akıllıca bir davranış olmaz.
Haber: Hakan Uğurlu