Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Üniversitesi ve Körfez Belediyesi tarafından düzenlenen “4. Uluslararası Marmara Sosyal ve Fen Bilimleri Kongresi”ne telekonferans sistemiyle katılan Tarım ve Orman Bakanımız Dr. Bekir Pakdemirli, “Hamdolsun, Türkiye yıllardır kendisine dayatılan çaresizlik paradoksunu kırdı. Milli gelirde, ihracatta, iktisadi ve sosyal kalkınma göstergelerinde geldiğimiz yer, bize bu cesareti veriyor. İnşallah bu başarıların üzerine yenilerini koyacak, topyekûn bir üretim seferberliğiyle Türkiye’yi küresel bir yatırım merkezi yapacağız.” dedi.
Bakan Pakdemirli, kongrenin açılışında yaptığı konuşmada, yeni tip koronavirüse hazırlıksız yakalanan dünyanın, bundan sonra yeni bir denge için çıkış aradığını vurguladı. Pakdemirli, “Görüyoruz ki son 200 yıldır rekabet halinde olan küreselci, ulus-devletçi ve popülist hareketler yeni güç mücadelesinin başlıca aktörleri olacak. Muhakkak ki eski alışkanlıklar kolay terk edilmeyecek ama tarihin akışı, yeni yatağında, derin ve debisi yüksek bir biçimde devam edecek. Tabii bu akışın istikametini, bugünlerde alınan kararlar, bu süreçte uygulanan politikalar ve bundan sonra ortaya konulacak olan sosyal ve iktisadi duruş belirleyecek. İşte bu noktada, sosyal bilimcilerin yaptıkları çalışmalar ve isabetli okumalar, bu kuvvetli akışın yönünü ve çehresini şekillendirecek.” ifadelerini kullandı.
”ON YILLARIN GÜNDEMİ”
Pakdemirli, salgın sonrası dünyada, 3 ana unsurun daha fazla önem kazanacağının açık olduğunu aktararak, “Bio-güvenlik, siber güvenlik ve gıda güvenliği, önümüzdeki on yılların gündemi olacak. Zira ihtiyaçlar hiyerarşisine göre, insan için önce yeme-içme ihtiyaçları, hemen akabinde ise güvenlik gelir. Tabii bizim atalarımız ihtiyaçlar hiyerarşisini asırlar önce, daha güzel özetlemiş ve demiş ki, ‘Karnı tok, sırtı pek!’ Yani gıda, yani güvenlik.” değerlendirmesinde bulundu.
Salgın öncesinde de dünyanın ve insanlığın gidişatını biraz erken okuduklarını belirten Pakdemirli, 2020 yılını, Tarım ve Orman Bakanlığı Dijitalleşme Yılı olarak ilan ettiklerini hatırlattı.
“DİJİTAL TARIM PAZARI’NA 14 BİNDEN FAZLA ÇİFTÇİMİZ KAYIT OLDU”
Salgının, şu anda gelinen noktada bu dijitalleşme işini tercih yerine mecburiyete bıraktığına işaret eden Pakdemirli, şöyle konuştu:
“Biz de Bakanlık olarak bu kapsamda, son 4 ayda, teknolojiyle tarımın yolunun kesiştiği projeleri, birer birer devreye aldık, sahaya indirdik. Çiftçilerimizin ürünlerine rahatlıkla pazar bulabileceği, tüketicimizin ve esnafımızın ise aradığı kalite ve standartta ürünü tedarik edebileceği teknoloji platformu Dijital Tarım Pazarı’nı (DİTAP), halkımızın hizmetine sunduk. Lansmandan bu yana sisteme 14 binden fazla çiftçimiz kayıt oldu. Ben inanıyorum ki bir fırsat eşitliği projesi olan DİTAP ile küçük üretici ve sermaye sahipleri aynı ortamda daha etkin bir biçimde buluşacak, birçok bakımdan önemli tasarruflar yaparak da enerjilerini doğru yolda kullanabilecekler. Tabii biz, tarımda inovasyona inanıyor ve geniş tabanlı uygulamalara yatırım yapıyoruz.”
Yine salgın döneminde lansmanını gerçekleştirdikleri Tarım Orman Akademisi Uzaktan Eğitim Portalına değinen Pakdemirli, ”Sektör için eğitsel ve bilimsel büyük bir dönüşüme vesile olacak. İlk dersini benim verdiğim Tarım Orman Akademisi’nde yer alan Dijital Kütüphane uygulamasında, tarımla ilgili binlerce kitap ve akademik makaleye de anında erişim sağlanabiliyor. Bu vesileyle sizleri de Tarım Orman Akademimizdeki derslerimize bekliyoruz.” dedi.
“GIDA İSRAFININ YÜZDE 2 AZALTILMASI 10 MİLYAR LİRALIK TASARRUF DEMEK”
Geçen ay, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile “Gıdanı koru sofrana sahip çık” kampanyasını duyurduklarını belirten Pakdemirli, bu kampanyayı oldukça önemsediklerini söyledi.
Pakdemirli, “Ülkemizde maalesef her yıl 18,8 milyon ton gıda çöpe gidiyor fakat isabetli bir farkındalık oluşturduğumuz takdirde, ülkemizdeki gıda kayıpları ve israfında gerçekleştirilecek sadece yüzde 2’lik bir iyileşme, 10 milyar lira tasarruf demek. Bu da yılda 360 bin ailenin, 1 yıllık asgari geçim rakamına karşılık gelmektedir. Bu nedenle artık ‘Gıdanı koru, sofrana sahip çık’ diyoruz.” ifadelerini kullandı.
Salgın sürecinde bakanlık olarak kendilerinin de önce bilim kurulu oluşturduklarını dile getiren Pakdemirli, viroloji anabilim dalının, veteriner fakültelerinde ayrı bir dal olarak yer aldığını kaydetti.
Bakan Pakdemirli, ”Pandemi sürecinde, Pendik ve Etlik Veteriner Merkez Araştırma enstitülerimiz ve TÜBİTAK ortaklığıyla antiserum ve aşı çalışmalarına dâhil olduk.” dedi.
“TÜRKİYE ÇARESİZLİK PARADOKSUNU KIRDI”
Dünyada ön yüzü beton kaplı, kaya dolgu baraj tipinde, dolgu hacmi ve gövde uzunluğu bakımından birinci sırada olan Ilısu Barajı, yeni adıyla Prof. Dr. Veysel Eroğlu Barajı’nda sona geldiklerini belirten Pakdemirli, barajın altı türbininden birincisini devreye aldıklarını söyledi.
Ayrıca dünyanın en yüksek üçüncü barajı olan Yusufeli Barajı’nda da sona yaklaştıklarına değinen Pakdemirli, “3 milyonuncu metreküp betonu döktük. İşte bunlar 3 ayda yaptığımız işlerin sadece bir kısmı. Yorulduk mu? Elbette hayır çünkü biz bütün bu işleri, hizmetin en güzeline layık olan milletimiz için onurla gururla büyük bir mutlulukla gerçekleştiriyoruz. Yeni dünya düzeni içinde bilimden sanata, eğitimden spora, teknolojiden medyaya kadar geniş bir alanda, büyük bir mücadele sürecindeyiz.” diye konuştu.
“TÜRKİYE’Yİ KÜRESEL BİR YATIRIM MERKEZİ YAPACAĞIZ”
Pakdemirli, son 18 yılda demokraside, sosyal hayatta, teknolojide, tarımda ve ekonomide gerçekleştirdikleri adımlar sonucu, bu mücadeleyle rekabetin içerisinde yer aldıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
“Hamdolsun, Türkiye yıllardır kendisine dayatılan çaresizlik paradoksunu kırdı. Milli gelirde, ihracatta, iktisadi ve sosyal kalkınma göstergelerinde geldiğimiz yer, bize bu cesareti veriyor. İnşallah bu başarıların üzerine yenilerini koyacak, topyekûn bir üretim seferberliği ile Türkiye’yi küresel bir yatırım merkezi yapacağız. Bu minvalde, teori ve pratiğin etkin bir şekilde birleştirilmesi gerekiyor. Üniversite, sanayi ve kamunun iş birlikleri bu birliktelik için çok önemli. Türkiye 21. yüzyılda dünyanın ve bölgenin refahı ve zenginliğinden daha fazla pay almalıdır.”
Bakan Pakdemirli, bilimin ışığında ve desteğinde sağlam, sürdürülebilir, dengeli, kapsayıcı büyümeyle “Büyük ve Güçlü Türkiye” resminin altına hep birlikte imza atacaklarını sözlerine ekledi.